Tuesday, June 28, 2005

things to look forward to this summer:

-Tori Amos in concert - absolutely fantastic fantastic fantastic!!!
-Vali, Anna, Valentina coming to Istanbul (?)
-warm summer nights bloody heat! arrghh!!
-BURCbeach what a breeeeezzeee!
-balkonya balkon için fazla sıcaktı!!
-weekends in Kumla w/Oma
-Caddebostan sahil never ever again! turned out to be this horrible disgusting place since the beach has been opened!!
-loads and loads of fresh fruit especially water melons yummy yummy yummy
-adalar Burgazada ne güzelmiş öyle!!
-Nevizade oh, vur patlasın çal oynasın! teraslar çok güzel!! içkiler de güzel!!
-Anadolu tarafı Boğaz (Çengelköy, Beylerbeyi...)

...to be continued...

Sunday, June 26, 2005

...

at least i tried .. really hard .. (d)
found out i tried the wrong way

Thursday, June 23, 2005

tebrikleeeeerr!!!

Ceylan mezun oldu!!! Çok tebrikler şekercan!!

Monday, June 20, 2005

balkonya

bu yaz balkonyadayım dostlar
önümde mis gibi ıhlamur
yan tarafta dut
iki de rahat koltuk
biri bana biri arkadaşıma
kitabımı da aldım mı yanıma
sıcak bir çay, kaşarlı simit
para pul yokmuş hiç komaz
bu yaz balkonyadayım, beklerim.

Sunday, June 19, 2005

biraz daha Cohen

i guess that i miss you
i guess i'll forgive you
i'm glad you stood in my way
famous blue raincoat

Saturday, June 18, 2005

Lindenblüten

Ich hab' das Fenster offen, das ganze Haus duftet nach Lindenblüten. Der Duft kommt vom Lindenblütenbaum direkt vor meinem Wohnzimmerfenster. Ich mag diesen Duft ... ich mag den Tee ... Valentina, ich weiss, Du hasst Lindenblütentee, besonders den aus dem Beutel nicht wahr? Ich erinnere mich. Weisst Du warum ich Lindenblüten mag, insbesondere heute abend? Er laesst mich in Erinnerungen schwelgen, deshalb ...

Wednesday, June 15, 2005

survivalın en önemli kuralı

...survivalın en önemli kuralı
eksik olan ingredienti...
ötekilerin fazlasıyla companse edebilmektir
yani para yok, ne getirir bu,
önce sıkıntı
işsiz güçsüz olma
gezip görememe
ama bunu, psikopat şekil derse,
tercümeye, italyanca çalışmaya vermen lazım
bi fırsat gibi
para yok ama zaman var
daa uzaktaki daa ucuz pazara
yürücen demek ki
su yoksa domates yiicen suyunu sömürücen
bi şekil yapacan
moral bozmadan abi...
Can
Beylerbeyi, Paşabahçe arası anne ve anneanne ile balık, kahve, tatlı, Boğaz, güneş, rüzgar ve bütün bunların hepsi bir arada ve de iyi gitti. Arada bir böyle güzellikler de oluyormuş demek ki. Para pul derdi olmasa keşke, veya en azından herkes adam akıllı bir şekilde bu konu hakkında konuşabilse ... "Keşke"lerin bir numaralı insanı oldum, hale bak sen! Kararsızlıklar yumağı! Zormuş bea! Tabii bir de hastahanede yatan Fulden ve Mete var. Onları düşündükçe ne kadar da şımarık olduğumuz aklıma geliyo, veya ne kadar şanslı olduğumuz. Gerçi gün ola harman ola di mi? -allah korusun- Ama illa ki birileri ölecek, yaralanacak, sakat kalacak, daha fakir daha zengin olacak. Doğal seleksiyon adı üstünde, insan eli değmeden. Bir de kendine şu hayatta o kadar saygı duyacaksın ki, çekip gitmeyi bileceksin yeri geldiğinde, senden önemli hiç bir şeyin olmadığını hatırlayacaksın - daima - ve yoluna devam edeceksin, arkana ve gözyaşına bakmadan. İşte böyle sayın seyirciler. Yayınıma son veriyorum. Whatever is meant for me, i shall obey.

Monday, June 13, 2005

letting go

What am i holding back in my life? What am i waiting for?

"Letting go is a big risk. People are scared out of their minds to let go. To really let go of everything. To let go of everything! That's the big one, isn't it?
- Maurine Stuart

Friday, June 10, 2005

just a few words

thanks
for the trouble
you took
from her eyes
i thought it was there
for good
so i never tried

-Leonard Cohen

Thursday, June 09, 2005

kocaman olurum

senin için kocaman olurum
alırım kucağıma götürürüm
eğer bir gün gerekirse de
nehrin diğer kıyısına taşırım
kocaman olurum senin için
çeker giderim bir gün
anlamazsın ilk önce
döndüğümdeyse bir bakarsın
kocaman olmuşuz ikimiz de

Wednesday, June 08, 2005

sezen aksu

Şimdi ... ben Sezen Aksu'yu sevmem, yani en azından şimdiye kadar öyle düşünüyordum. Geçen Pazar akşamı Erol Günaydın'ın 50. sanat yılı münasebetiyle AKM'ye gittik. İlk defa orda canlı dinledim, ve...sesini çok beğendim. Yazdığı sözleri güzel bulmama rağmen, müziklerini bayık bulurdum hep. Bütün bunlar bir anda değişti. Annem son Sezen Aksu CDsini bende unutmuş; onu dinliyorum üç gündür. Çok etkileniyorum çoook. Hatta iki şarkısının sözlerini yazmak istiyorum. İlki "İki Delilik" (Sezen Aksu/Halil Koçak), ikincisi "Kalp Unutmaz" (Sezen Aksu). Okuyun, dinleyin. Buyrun. Albümün adı 'bahane'.

1-Artık hayatımdan çıksan diyorum/bu ikili delilik sona erse/İkimiz için de en hayırlısını diliyorum/Hiç olmamış gibi davranabilmeyi/Bu yok ediciliği anlayabilmeyi/Bir bilsen ne kadar yürekten istiyorum/Lütfen/Görmeyeyim seni/Bir yerlerde karşıma çıkma/Konuşmayalım, bakışmayalım/Ne olursun/Daha fazla tükenmeye takatim yok/Sanki aşkı öldürmeye programlı gibiyiz/Aslında bakarsan insan olarak iyiyiz/Ama daha fazlasını isteme benden yalvarırım/Ben bittim artık kalmadım

2-Çok zaman geçmesi gerek aradan/Akşamdan sabaha onaramam ki/Boş kalırsa durur atmaz ki bu kalp/O zaman ben nefes alamam ki/Onu yeni bir masala inandırmalıyım/Hatta bi süre kandırmalıyım/Akarsuda iki kere yıkanılmaz/Yüzünü yarına döndürmeliyim/Bi daha bi daha dener miyim hiç/Bi daha geriye döner miyim/Araya girenleri el sürenleri/Ben unutsam kalp unutmaz/İhanetle vurulmuş biri bi daha/Öncesi gibi kanatlanamaz/Bi daha bi daha dener miyim hiç/Bi daha geriye döner miyim/Kendimi korumaya aldım/Bana bu aşkın olmuş olabilecek tek faydası bu/Bastığım yerin ayağımın altından/Kızgın kumlar gibi kayması bu


Tuesday, June 07, 2005

the women in my life

Today, i surprisingly managed to get myself going and cross the Bosphorus after quite a long time (purely self-motivated). Having been stuck at home and with the sun shining i arrived at Taksim, which i used to adore, now not quite as much but i still enjoy it. I sometimes hate the crowd there, and sometimes enjoy being able to disappear amongst loads and loads of people. My path led me from a publishing house to a cafe in Tünel and then over to Karaköy (Haliç) from where i took the ferry back to Kadıköy. I tend to forget the value and the impact of these days in my life - you know, those days which never seem to come when you are stuck in an office. I am glad i stepped my foot outside and manage to stroll through Istanbul. Enjoying the beautiful, reddish-golden sunset over Haliç from the ferry i thought about both my mother and grandmother who are supposed to come for the weekend. And suddenly my thoughts went over to all the wonderful women around me who all seem to be so much stronger than i ever will be (thank god they are small in quantity though). They all seem to share:
-a passion for nature
-a connection with something greater than themselves
-a connection with childhood memories
-a connection to other artists, writers, and creators
-a sharing of ideas and inspiration: creative gatherings, dinners, support groups, cafe meetings, letter writing, afternoon teas
-a need for, and a confidence in, solitude
-a capacity for self-motivation, inspiring walks, travel, learning new skills, reading, cooking, exploring
-an experience of pain and the triumph of moving beyond it to create a well of strength
-a gift of mindfulness and an ability to see magic in the ordinary
-an experience of gratefulness and compassion for all the good things and people in their lives

These are KeriSmith's thoughts, and i totally agree. Think about all the women in your life, and how they manage to survive beautifully (yet sometimes with difficulty) without a man in their lives. Oh, and enjoy the sunset from time to time. It'll do you a lot of good. Promise.

Monday, June 06, 2005

güzel şeyler de oluyor canım...

...mesela...
Paris sokaklarını Deli'yle dolaşmak
değişik insanlar görüp onları izlemek
Okan'la zaman geçirip yeni insanlarla tanışmak
3 yıl sonra Anna'yı tekrar görmek
güzel café'lerde oturup kahve içmek
güneşli hava
Amorino'da dondurma (aahhh!!)
Sen Nehri kıyısında güneşlenmek
anneme ve anneanneme Eyfel Kulesi'nden telefon açmak
özlemek
kavuşmak
...mesela...

Saturday, June 04, 2005

life, as it is called...

"Life, as it is called, is for most of us one long postponement. And the simple reason for it is: FEAR."

Henry Miller - Wisdom of the Heart

Friday, June 03, 2005

an animal caught in a trap

"Does anything in nature despair except man? An animal with a foot caught in a trap does not seem to despair. It is too busy trying to survive. It is all closed in, to a kind of still, intense waiting. Is this a key? Keep busy with survival. Imitate the trees. Learn to lose in order to recover, and remember that nothing stays the same for long, not even pain, psychic pain. Sit it out. Let it all pass. Let it go."

May Sarton - Journal of Solitude